İslâmın büyük mütefekkirlerinden Sa’dî’nin “Kıyâmetli ömür iki düşünceyle geçiyor : Kışın, ne yiyeyim? Yazın, ne giyeyim?” sözünde olduğu gibi, pek çoğumuzun ömrü “Hayatım boyunca Allah için neler yaptım?” sorusunu soramadan tükenip gitmekte…
Batılıların yaptıkları bir istatistiğe göre, 80 yıllık bir insan ömrünün 28 yılı uykuda, 4 yılı eğitim-öğretimde, 4 yılı yeme-içmede, 3 yılı tuvalet ihtiyacını karşılamada, 2 yılı nakil araçlarında, 3 yılı berber ve traşta, 3 yılı sağda-solda beklerken, 13 yılı işinde çalışırken, 10 yılı tatil ve istirahatte, 4 yılı hastalık ve nekahatta, 4 yılı da eğlencelerde geçiyormuş!..
“80 yıllık ömür kimlere nasip olur? Bu istatistiki bilgiler meslekten mesleğe, şahıstan şahısa ufak – tefek değişiklikler gösteremez mi?” sorularına takılmadan; istatistiği, bir Müslüman için düşündüğümüzde, hayâtı boyunca yapacağı ibadetlerin toplamını da 4 yıl olarak gösterebilir ve örneğin Batılıların “tatil ve istirahate” ayırdığı 10 yılı 6 yıl olarak tahmin edebiliriz…
Bu tespit içerisinden, ilim tahsiline ayrılan 4 yıl, ibadete ayrılan 4 yıl ve çalışmaya ayrılan 13 yılın toplamı 21 yıl eder ki, ömrün dörtte birini ancak kapatan bir zaman dilimiyle karşılaşırız. Demek ki, hayatımızın neredeyse dörtte üçü amaçsız geçmektedir.
İşte, islâmda belli ibadetler var ki, dünya telâşesiyle bunalan gönüllere mal veya bedenle yapılan ibadetler sebebiyle Allah rızasını hatırlatmaya vesîle oluyor. Kurban bayramının birinci, ikinci veya üçüncü günlerinde kesilebilen kurban da bunlardan birisi…
Kurban, Yüce Mevlâmızın rahmetine yaklaşmak için ibadet niyeti ile kesilen özel hayvandır. Kurbanlar, yalnız koyun, keçi, deve, sığır, manda cinsi hayvanlardan kesilebilir. Bunlardan koyun bir yaşını, sığır ve manda 2 yaşını, deve 5 yaşını doldurmuş olmalıdır.
Koyun ve keçiden her biri yalnız bir kişi adına kurban edilebilir. Deve, sığır ve manda ise bir kişiden yedi kişiye kadar kurban edilebilir.
Tavuk, horoz ve kaz gibi hayvanlar kurban olamaz. Bunları kurban niyeti ile kesmek tahrimen mekruhtur. Kurban ibadeti ile alay maksadıyla kesilmesi kişiyi dinden çıkarır.
Kurban bayramında (ilk üç günde kurban kesmek); hür, yolcu olmayan, Müslüman ve zengin kişi için mezhebimizce ( Hanefi mezhebince) vacib hükmünde bir ibadettir. Bu, Hak yolunda fedâkarlığın bir nişânesidir ve Yüce Allah’ın verdiği nimetlere karşı bir şükürdür.
Kurban kesmek için gerekli zenginlik, evinin çoluk ve çocuğunun temel ihtiyaçlarından başka, fitre verme şartlarını taşıyacak kadar zenginliğin olmasıdır.Kurbanı, zekât’tan ayıran ölçü ise; zekât verecek olan kimsenin 81 gr altın veya 200 dirhem (640 gram) gümüşe veya bunların değerinde mala sahip olunmasıdır. Zekât’ta, bu malın artıcı olması ve o malın sahiplenilmesinin üzerinden bir yıl geçmesi gerekirken, kurbanda bu şart yoktur. Daha açık bir misalle açıklamaya çalışırsak bugünkü şartlarda oturduğu evi, bineği dışında herhangi bir ticaret malı, arazisi, arsası, akarı olan kişilerin bu mallarının değeri 81 gram altın karşılığı parayı aşıyorsa kurban kesilmelidir. Bu zenginlik, gelir sahibi olan veya bu mala sahip olan herkes için geçerli ölçüdür.
Devlet memuru veya işçi olarak çalışıp, kirada oturan ve kurban bayramı günlerinde ne 81 gram altın değerinde mala, ne de kurban satın alacak hazırlığa sahip olmayanların kurban kesmesi gerekmez.
Kurbanlık hayvanın şaşı, topal, uyuz ve deli olmasında, doğuştan boynuzlu veya boynuzsuz veya boynuzunun azı kırık bulunmasında, kulaklarının delinmiş veya enine yarılmış olmasında, kulaklarının uclarından kesilip sarkık bir halde bulunmasında, dişlerinin azı düşmüş olmasında, cinsel organı bulunmamasında, buruk olmasında bir sakınca yoktur. Bu tür hayvanlar kurban edilebilir.
İki gözü veya bir gözü kör, dişlerinin çoğu düşmüş, kulakları kesilmiş, boynuzlarının bir veya ikisi kökünden kırılmış, kulağının veya kuyruğunun yarıdan fazlası kesilmiş, memelerinin başları kopmuş, kulakları veya kuyruğu yaratılışında bulunmayan, kemikleri içinde iliği kalmamış derecede zayıf veya aksak,, ayağını yere basıp kesileceği yere kadar yürüyemeyecek kadar topal veya âşikar bir şekilde hasta bulunan bir hayvan da kurban edilemez.
Toplum olarak, Allah rızasını kazanacağımız ibadet ve taştlere çok muhtaç olduğumuz bâdireli günler yaşıyoruz. Bu vesîleyle idrâkiyle müşerref olacağımız mübarek Kurban bayramının tüm insanlığa, islâm âlemine, milletmize hayırlı-uğurlu olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyor, tüm okuyucularımızın bayramını kutluyorum.
Miktat EYÜPOĞLU – GÖNÜL PENCERESİ MAKALELER 4
“İnsan, beyhude (boşuna) çalışırsa çabuk yorulur.”(A.Hamdi TANPINAR)