MEHMED ÂKİF
(2011 yılının Mehmed Akif yılı olması sebebiyle, O’nun aziz hatırasına . . .)
Hakk hâkim kılınıp, yaşansın diye,
Kur’ân nûru Arz’a boşansın diye,
Gönüllere İslâm döşensin diye,
Bir ömür harcadı, çileyi çekti,
SAFAHAT ismiyle içini döktü…
San’at için kalem almadı ele,
Şiirde, san’atsız kalmadı hele,
Ümmet’i toplamak için, acele,
Çileyle yaşadı, mihnetle öldü;
Dünyada değil de, ahrette güldü…
İmanda, ihlasta yoktu pek eşi,
Edeb ne nâmusta bulunmaz eşi,
Aruz’da zirveydi, gelmedi peşi,
Yüreğinden çekti, kalemle yazdı;
Gülmesi, tebessüm; o da pek azdı…
Frenkçe ve Farsça, lisan kapısı,
Arapça ve Türkçe şiir yapısı,
Safahat’ı, hakikatın tapusu,
Eğemez hiçbir gün boynunu Hakk’tan,
Ayırır, İslâm’la Hakk’ı nâ-haktan…
Sözüne sâdıktı, asla dönmezdi,
Dalkavuk olana hiç güvenmezdi,
Hakk’tan-hakikatten taviz vermezdi,
Tezi İSLÂM idi, tâvizi olmaz;
Nâdîde bahçenin gülleri solmaz…
Îman ve aksiyon onda birleşti,
ÜMMET fikri orman olup gürleşti,
Vatan, millet, bayrak sevgisi eşti,
Mukaddeslerine hep sâhip çıktı,
Nefsini çiğnedi, bendini yıktı…
İhlâs cevherini yakıt yaparak,
Sâdece yaratan Rabb’e taparak,
Gerçek dışı beyanlardan koparak,
Onu anlamaya muhtaç bu nesil,
Âkif’ler ölürse, vatan ölür, bil!..
Miktat EYÜPOĞLU – GÖNÜL PINARIM ŞİİR (1994)